Türkiye – SU ilişkilerinin temelindeki anlaşmazlıklar

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Brüksel ziyareti vesilesiyle dikkatler bire bir kez elan Türkiye-SU ilişkileri üzerinde toplandı. Erdoğan’ın 9 Mart 2020 tarihinde Avrupa Birliği (KEZ) Konseyi Başkanı Charles Michel ve AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ile yaptığı görüşmede hem aktüel sığınmacı krizi ve İdlib’deki âdemiyet dramı, hem dahi Türkiye-AB ilişkilerini etkileyen değişik sorunlar ele alındı.

Sığınmacı krizinde gizli ve meydanda biçimde Türkiye’yi suçlayan, taahhüt edilen mali kaynağın aktarılmasını geciktiren AKARSU, sabık hafta “kuma sınırları savunma desteği” adı altında Yunanistan’a 700 milyon avro soy tahsis etmekten kaçınmadı.

Türkiye AB’den, Suriye’nin kuzeyindeki ihtilafta ve sığınmacı sorununa hal arayışında daha aşkın zorunluluk üstlenmesini istedi. Bu kapsamda Türkiye’nin esas önerisi Suriye’nin kuzeyinde emin benzeri bölge oluşturulması ve bölgede yurtlarından müstesna olanlar amacıyla hane inşa edilmesi. Böylece hem yıpranmamış barhana dalgası tutulmuş olacak, Türkiye ve KEZ kullanılmamış mülteci akınından kurtulacaklar, hem bile altı yıldır Türkiye’bile kâin Suriyeli mültecilerin aynı bölümü dümbelek dönecek.

Gümrük Birliğinin tesis edildiği tarihten günümüze hem Türkiye hem SUTAŞ hem üstelik arsıulusal açık oturum/ekonomik düzendeki değişiklikler, bu alanda reorganizasyon yapılmasını gerektiriyor.

AKARSU tarafının bu teklife cebin kesin bire bir üstenme altına girmediği ve konunun Mart ayı böylece yapılacak Avrupa Konseyi zirvesinde ele alınacağı belirtiliyor. Alt Kurul Başkanı Leyen’in güruh sonrasında yaptığı açıklamaya bakarak, görüşmede çevre aralarındaki yapıcı diyalogun devamı üstüne antant sağladı. Antrparantez, Türkiye ile KEZ ortada 18 Mart 2016 tarihinde imzalanan anlaşmanın aksayan yönlerine işlerlik kazandırmak üzere kuma himmet yürütülmesi kararı alındı. Bu konuda yürütülecek çalışmalara Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve SUTAŞ Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell reislik edecek.

Türkiye üzerine önyargıları aşamayan AB, özlük geleceği konusunda de üyeler arasında benzeri düşün birliği sağlayamıyor.

Komite başkanı vasıtasıyla yapılan açıklamada tarafların birçok konuda düşünce ayrılığı içinde oldukları, ancak işbirliğini sürdürme arzusunda oldukları tabir edildi. Antrparantez “Sığınmacı sorununun çözüme kavuşturulması üzere Türkiye ve Yunanistan’a AKARSU’den bindi sağlanması” hususunda ortalık beyninde fikir birliği sağlandığı belirtildi.

AKARSU taahhütlerini namına getirmiyor

Bütün bu diplomatik ifadelere rağmen görüşmede KEZ tarafının Suriye krizi ve sığınmacı meselesinde mutat tavrını koruduğu görüldü. Yarkurul Başkanı Leyen, Erdoğan’ın ziyareti öncesinde yaptığı açıklamada Türkiye’den göçmenleri Yunanistan sınırından çekmesini temenni etmişti. Leyen antrparantez düzensiz barhana ile mücadele için AB’nin hem Türkiye hem bile Yunanistan’a hesaplı destek sağlaması gerektiğini söylemişti. Görüşmelerin sonunda ortak basın toplantısı yapılmaması ve Erdoğan’ın açıklama yapmadan ayrılması, muhit beyninde bir nice konuda huzursuzluk olduğunu gösteriyor. Tıpkı ayrıksı şekilde beyan etmek icabında, Brüksel’birlikte 9 Mart 2020’dahi yapılan görüşmeler, SU’nin 5-6 yıldan beri takip ettiği Suriye politikasında kökten tıpkısı başkalık olmadığını ortaya koydu. AKARSU tarafı, günümüzde Suriye meselesini hâlâ “DEAŞ ve terörle savaş” bakış açısıyla değerlendiriyor. Mülteci sorunu ve düzensiz göç konusunda ise Türkiye ile 2016 yılında yapılan konvansiyon temel alınıyor ve Türkiye’den bahis konusu sözleşme hükümlerine uyması talep ediliyor. Ancak uyuşma hükümlerine münasebetsiz tarafın AB olduğu ayn ardı ediliyor. Çünkü DENIZ tarafı yalnız bütün 6 bilyon avro tutarındaki mali kaynağın Türkiye’ye intikalini kırtasiyecilik eliyle engel olmak ve geciktirmekle kalmadı, tıpkı zamanda gayrı taahhütlerini bile ihlal etti. söz konusu anlaşma hükümlerine göre, SU tarafının Türkiye’ye üstlenme ettiği ve adına getirmediği yükümlülükler şunlar: Tam üyelik müzakerelerinde eskimemiş başlıkların açılması, gümrük birliğinin güncellenmesi ve Türk vatandaşlarına Schengen bölgesi üzere ara sınav muafiyeti.

Sığınmacı krizinde mahfi ve bariz biçimde Türkiye’yi suçlayan, üstenme edilen mali kaynağın aktarılmasını geciktiren AB, güzeşte hafta “eş sınırları defans desteği” adı altında Yunanistan’a 700 milyon ekü gerçeklik tahsis etmekten kaçınmadı. AKARSU antrparantez Yunanistan güvenlik güçlerinin mültecilere alın uyguladığı şiddeti zımnî biçimde onaylamakta. Yunanistan’ın sığınmacılara cebin strateji ettiği yöntem hem mültecilerle ilgili 1951 Cenevre Sözleşmesine hem Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine hem de KEZ Esas Haklar Şartına aykırılık teşkil etmesine karşın, AB’nin dikkati sınırların korunması üzerinde yoğunlaşmış durumda.

Türkiye ile DENIZ beyninde 18 Mart 2016’da sağlanan anlaşmaya bakarak, SUTAŞ tarafı Türkiye’ye Suriyeli mültecilerin ihtiyaçları için 3+3 milyar avro ödeme taahhüdünde bulunmuştu. Bu miktarın şu esas kadar 3,4 bilyon avro tutarındaki miktarı Türkiye’ye anlamaklık etti. Bakiye artan tutar, bürokratik işlemler ve proje bazlı ödeme dolayısıyla gecikmiş durumda. Türkiye’nin bugüne kadar mülteciler üzere harcadığı para ise 40 bilyon dolardan henüz fazla.

Pekâlâ, Türkiye-AKARSU ilişkilerinde yaşanan sıkıntılar mülteci kriziyle merbut değil. Etraf arasında bire bir düzineye yakın konuda anlaşmazlık bulunuyor. Bunların yeryüzü başında Türkiye’nin SU’ye katılımı amacıyla düzenlenen icraat, aynı ayrıksı ifadeyle tam üyelik müzakerelerinde verimlilik sağlanamaması geliyor.

Bilcümle üyelik müzakereleri sürüncemede

Türkiye’nin kadim aut politika hedeflerinden biri bile Garp ile işbirliğine gitmek ve Avrupa merkezli uluslararası örgütlere uzuv olmaktır. Haddizatında Türkiye’nin millî çıkarları yer açık biçimde arsıulusal işbirliği gerektiriyor. İkinci Dünya Savaşı’nın arkası sıra Avrupa Konseyi (1949) ve NATO’evet (1952) unsur olan Türkiye, Avrupa merkezli iktisadi işbirliği örgütü olan SUTAŞ’ye karışmak amacıyla de geçmiş adımı 1959 yılında Adnan Menderes hükümeti döneminde atmıştı. Türkiye’den, SU’den ve uluslararası siyasal sistemdeki gelişmelerden kaynaklanan nedenlerle bu alanda düzenlenen çaba ve gayretler hava kaldı. bununla birlikte AKARSU ile münasebat, Türkiye’nin aut politikası, ekonomisi ve hukuk sistemini hareketli biçimde etkiledi ve millî gücünü tahkim etti. Etraflı ve bayıltıcı mücadelenin ardından 3 Ekim 2005’te Türkiye ile DENIZ arasında yekpare üyelik müzakereleri başladı. Danışmalar günümüzde hukuken devam ediyor ancak fiilen tıkalı durumda. Bugüne kadar 35 müzakere başlığından yemeden içmeden 16’sı açılabildi.

Müzakerelerde SUTAŞ müktesebatının uzuv ülke yoluyla uygulamaya devir koşulları karara bağlanıyor. Türlü başlıklarda tekmil üyelik halinde uygulanacak derogasyon (derogation) ve intikal süreleri belirleniyor. Ankara Anlaşması, Melfuf Protokol ve Gümrük Birliği yükümlülüklerinin Cenup Kıbrıs Rum Kesimine uyarlanmasında yaşanan anlaşmazlık nedeniyle, 2006 yılında 8 meşveret başlığı KEZ Bakanlar Konseyi kararıyla dondurulmuştu. bahis konusu başlıkların müzakereye açılması günümüzde dek sağlanabilmiş değil. Mavera yandan KEZ tarafı Türkiye’nin tamlık üyeliği üstüne kişi süresince dahi rey birliğine cemaat değil. Türkiye’nin nüfusu ve konuşu potansiyelinin bütünleşme üzere bariyer yapılanma edeceği şeklindeki kıpırdak önyargılar, Avrupa kamuoyunda sıklıkla dile getirilmekte. Ayrıca AB’nin kendi içindeki dümen sorunları, bütünleşmenin gelecek perspektifinin ortadan kalkması, avro bölgesindeki kazançlı sıkıntılar ve Brexit üzere gelişmeler dahi Türkiye ile ölçülü mecmu üyelik müzakerelerini negatif yönde etkiliyor.

Vize muafiyeti

AKARSU ile Türkiye arasında vize muafiyetinin uygulamaya aktarılması 72 kriterin yerine getirilmesindeki aksamalar dolayısıyla kilitli durumda. AB tarafının Türk vatandaşlarının Schengen bölgesinde 90 çevrim vizesiz gezi için öngördüğü 72 kriterden 66’sı Türkiye aracılığıyla hesabına getirildi. Geriye kalan yükümlülükler ise “terörle mücadele kanunu” konusundaki düşünce ayrılıkları, Europol yükümlülükleri, ülfet dışı uygulamalarla mücadelede GRECO tavsiyeleri, Türkiye ile AKARSU arasında adli işbirliği, şahsi verilerin korunması ve akıbet yerine kavrayışsız kabul anlaşmasının uygulanması namına sıralanmakta.

Bu koşulların hepsinin maharet kendisine ve hızlı biçimde yürürlüğe konulması gibi. Türkiye’nin 15 Orak Ayı 2016 darbe teşebbüsü ve arkası sıra ilan edilen alışılmadık eda koşulları ve terörle uğraş faaliyetleri, AB ile ilişkilerde duraklamaya illet olmuştu. Türkiye’nin yıldırı tanımı DENIZ’ninkiyle tam namına örtüşmüyor. bununla birlikte eksantrik alanlarda sağlanan ilerlemeye sınırlı yerine KEZ’nin terörle uğraş üstüne streç ayrımsız yaklaşımı kabul etme ihtimali hararetli gözüküyor. Birlik bu alanlarda ilerleme sağlanması halinde Türkiye üzere ara sınav muafiyetinin 1 Ilkgüz 2020’den itibaren uygulamaya aktarılması mümkün olabilecek. Vize muafiyetiyle ilgili bire bir gayrı husus da mankafa akseptans anlaşması ile görelik kurulmuş olmasıdır. Bu kapsamda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 28 Küçük Ay 2020’de Avrupa’ya gitmek isteyen sığınmacılara bariyer olmayacaklarını açıklaması Yunanistan yoluyla Türkiye’nin taahhütlerinden kalın kafalı adım atma kendisine değerlendirildi. amma velakin, AKARSU tarafında herkesin akseptans ettiği düşün ise şu şekilde: Avrupa, sığınmacı sorununu çözmek için Erdoğan ile işbirliği boşaltmak zorunda.

Ancak SUTAŞ tarafı mülteci krizinde Yunanistan lehine izahat yapmaktan birlikte düşüncesiz durmuyor. KEZ dışişleri bakanları, 6 Mart 2020’de Zagreb’üstelik yaptıkları toplantıda sığınmacı krizinde Yunanistan, Bulgaristan ve Cenup Kıbrıs Rum Yönetimi ile tesanüt zarfında bulunduklarını anlatım ettiler. Toplantının peşi sıra yapılan açıklamada antrparantez, KEZ’nin Türkiye’nin Akdeniz’birlikte “Kıbrıs ekonomik bölgesi” içre yürüttüğü faaliyetlerden bulut duyduğu ifade edildi. Toplantıda antrparantez Türkiye’nin kabul etmemesine rağmen mültecilerin Avrupa’ya yönlendirilmesinde mesul olduğu, illegal geçişlerin akla yatkın görülmediği ve müstelzim önlemlerin alınacağı görüşüne meydan verildi. Türkiye’den uluslararası ahbaplık hükümlerine göre sınırların dokunulmazlığı ilkesine uyma etmesi istendi. AB antrparantez 29-30 Haziran 2020 tarihlerinde Brüksel’de “Suriye ve bölgenin geleceği” mevzulu bire bir konuşma tertiplenmesini kararlaştırdı.

SUTAŞ Faziletkâr Temsilcisi Josep Borrell, Zagreb toplantısı sonrasında yaptığı açıklamada şu görüşleri dile getirdi: “Türkiye’dahi şu anda 4 milyon sığınmacı var. Bu büyüklüğünde mülteciyi hiçbir büyüklük yegâne başına barındıramaz. Bunların Türkiye üstünde sıkıntı oluşturduğunu görüyoruz. Bu konuda çözüm arayışlarına ulama sağlamayı beklenti ediyoruz.” Eksiksiz bu ifadelere karşın Suriye’nin kuzeyinde uçuşa memnu mıntıka ve mülteciler için yıpranmamış iskân birimleri inşasına DENIZ’nin ne ölçüde destek sağlayacağı belirsizliğini koruyor. Fakat değişmez olan başlık şudur: Yakınlar ortada mülteci sorununu üstüne sağlanacak işbirliği, vize muafiyeti alanında de duruluk alınmasını sağlayacaktır.

Gümrük Birliğinin güncellenmesi

Türkiye-SU ilişkilerinde ayrımsız ayrıksı kadim sorun ise Gümrük Birliğinin güncellenmesi. 6 Mart 1995’üstelik Türkiye-AKARSU Ekolojik Ortam Konseyinin kararı ile kasılma edilen Gümrük Birliğinin fiili uygulaması 1 Familya 1996’birlikte başladı. İktisadi bütünleşme aşamalarından biri kabul edilen Gümrük Birliği sisteminde işbirliği eden tarafların öz aralarında gümrük vergilerini, kotaları ve tanıtmalık dışı engelleri kaldırmaları, üçüncü ülkelere alın kuma gümrük tarifesi uygulamaları gerekiyor. Gümrük birliğinin soylu erki hayatı canlandırdığı, 1834 Alman Gümrük Birliğinden (Zollverein) beri tanıdık tıpkı başlık.

Gümrük birliği çarpan etkisiyle istihsal ve ticareti güçlendirip mevzuat uyumu zemin hazırlar ve ecnebi anamal yatırımlarını isteklendirme porte. 1996’üstelik yapılış edilen Gümrük Birliğinin sunma huysuz tarafı ise Türkiye’nin KEZ aut ticaret politikası karar mekanizmasında saha almaması olmuştur. Benzeri eksantrik şekilde hikâyelemek gerekirse KEZ’nin üçüncü ülkelerle ticari ilişkilerinde kararlar takkadak uzuv ülkelerin katılımıyla alınıyor. Türkiye, Gümrük Birliğini yekpare üyelik amacında benzeri açıklık kadem yerine akseptans ettiği amacıyla ilkin KEZ aut ticaret politikası değişmeyen mekanizmasında bulunmuyor olmasına ehemmiyet vermedi. Ancak Türkiye-AB katılma müzakerelerinin uzaması ve sürüncemede kalması Gümrük Birliğinin yeniden ele alınmasını mecburi hale getirmiştir. Gümrük Birliğinin tesis edildiği tarihten günümüze hem Türkiye hem SU hem da arsıulusal panel/soylu erki düzendeki tadilat, bu alanda yeniden düzenleme yapılmasını gerektiriyor.

Avrupa’bile yabancı düşmanlığı ve ters partilerin güçlenmesi

Türkiye-SUTAŞ ilişkilerini zıt etkileyen bir başka evolüsyon üstelik Avrupa genelinde ecnebi düşmanlığı ve İslamofobinin güçlenmesidir. SUTAŞ üyesi ülkelerde ecnebi düşmanı partilerin önceleri aykırı seviyede kâin kamuoyu desteğinin sonuç yıllarda güçlendiği gözlemleniyor. Bu uzanım hem ulusal düzeydeki seçimlerde hem da Avrupa Parlamentosu seçimlerinde engelsiz biçimde ortaya artık. 2019 yılı Haziran ayında yapılan Avrupa Parlamentosu seçimlerinde ecnebi düşmanı ve AKARSU kuşkucusu panel partilerin temsili güçlendi. Bu kategorideki açık oturum partilerin halkoyu desteğinin artması, müntehip desteğini kaybetme tehlikesi zinde forma partileri birlikte hilaf söylemlere gönderme etti. Netice adına bilcümle bu gelişmeler, Türkiye-SU ilişkilerini zıt etkilemekte ve umum üyelik müzakerelerinin gürlük sürecini yavaşlatmaktadır.

AB’nin geleceğine ilgili belirsizlikler

KEZ’nin tıpkısı ayrıksı süreğen sorunu bile ati perspektifinin ortadan kalkmış olması. İngiltere’nin 31 Ocak 2020’bile AB’den ayrılmasının arkası sıra bütünleşmenin bittabi tıpkısı reviş izleme edeceği belgisiz kuzuluk geldi. Ekü Bölgesinde yaşanan konuşu sıkıntılar dolayısıyla derinleşme üzerine kadem atılamazken, savunma ve güvenlik alanlarında işbirliğini daha müstakbel aşamaya transfer çabalarında da verimlilik sağlanamıyor. KEZ ülkelerinin savunma ve düzenlilik alanlarında işbirliği seviyesi Evgin Müdahale Gücünü aşamamış durumda.

Ayrımsız apayrı şekilde inandırmak gerekirse SUTAŞ’deki askeri işbirliği, NATO üyesi AKARSU ülkelerinin üçüncü benzeri ülkeye sulh gücü askeri göndermesi ile vabeste. AKARSU üyeleri beyninde savunma alanında NATO haricinde aynı askeri örgütlenmeye gitmek amacıyla konsensüs sağlanamamakta. DENIZ ülkelerinden İrlanda, Avusturya, Finlandiya ve İsveç, bütünleşme hareketinin askeri işbirliğine evrilmesine cebin çıkıyorlar. Mavera yandan SU’nin, sulh gücü operasyonlarında NATO enfrastrüktür ve yeteneklerini kullanması, DENIZ’ye organ sıfır NATO ülkelerinin onayını gerektiriyor. SU’nin geleceği konusundaki belirsizlikler ve defans/düzenlilik alanında gürlük sağlanamaması, bütünleşme hareketini “ekonomik dev-siyasi cüce” olmaktan kurtaramıyor. Türkiye üstüne önyargıları aşamayan AKARSU, kişi geleceği konusunda de üyeler beyninde tıpkısı rey birliği sağlayamıyor. (Prof. Dr. İrfan Kayaç Aforizma Kocaeli Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü başkanıdır)

Share: