Cinsellikle ait sorunları ele aldığı onlarca kitabı mevcut seksolog ve kadın doğum uzmanı Dr. Akif Poroy, kullanılmamış eseriyle karşımızda: Avrupade Cinsellik Tarihi.Antika çağlardan günümüze cinsel yaşamın kuşkusuz değiştiğini anlatan tezkere, kök olaylarla örnekler veriyor, Türkiye ile Avrupa arasındaki farkları ortaya koyuyor.Kitabına Avrupalının yaşadığı cinsellik akıllıcasına, bizimki falsolu veya onlarınki falsolu, bizimki makul demiyoruz notunu sakıt Poroyla iki farklı kültürün cinselliğe bakışını konuştuk… “TÜRK ERKEĞİNİN SKOR PROBLEMİ VAR” Türk erkeği cinsellikle ait mahalle baskısı dolayısıyla mecburen bire bir sayi problemi yaşıyor. Kendisini canlı eş gelmek zorunda hissediyor. Bu bile anksiyete yaratıyor.Medyada serencam 20-30 yıldır kadın cinselliğiyle ilişik haddinden fazla hikmet veriliyor. Ama erkek cinselliğiyle ilgilendiren bilgiler içeren çok eser yapılmıyor. Öte yandan, eş, erkeklere yönelik uyarıcı bir unsur yerine kayran aldı bütün medyada.Avrupabile ise ebat değişik; hem erkekler hem da kadınlar, cinselliği yaşayarak öğreniyorlar. Erkekler, kadını fethetmek zorunda hissetmiyorlar kendilerini. Söz Gelişi Türkiyebile lezbiyenliğin aşkın olmasının nedenlerinden biri, erkeklerin kadınların elbette uyarıldıklarını bilmemeleri. Türkiyeüstelik ve Avrupade cinselliğe bakış güneş boyunca pekâlâ farklılaştı? Avrupanın cinselliği Antika Palikarya, Roma ve Hıristiyan kültürü konusunda yerleşmiş. Antika Yunandan itibaren eşeysel sapkınlıklar, mitolojik öykülerde ve sanatsal anlatılarda bile düz almış.Bugün da bu konular Avrupabile fariğ konuşuluyor ve yaşanıyor. Bizim ise İslamiyet öncesi yaşadığımız binlerce almanak şamanist dönemimiz var. Kam kültüründe kadınla eş eşitti, başkaca kadın öncelikliydi. Amma 8. yüzyıldan itibaren, alelhusus Mısırın fethinden sonradan, Fellah ulemanın İstanbula gelmesiyle birlikte kültürel tıpkısı değişim yaşandı; Arap kültüründe kadının adi görülmesi var. Benzer yöneltmek icabında, 9. yüzyılda benzeri Zenci seyyahı Maveraünnehir civarında gezerken kadınların ve erkeklerin meydanda olarak nehirde birlikte yıkandıklarını görüyor ve Kafirler diyor. Oysa o avrat ve erkeklerin rahat aynı şekilde nehirde beraberce yıkanabilmesi, doyumlu eşeysel yaşamları olduğunu gösteriyor. – Türk toplumundaki eş-eş ilişkilerine dayalı tetkikat neler söylüyor? Kadına çaba çokça makro. Ege Üniversitesinin araştırmasına göre, kadınların yüzdelik 53.7si eşinin fiziki şiddetine maruz kalıyor. Yüzdelik 29.8si kayınvalidesinden, yüzde 2si kayınpederinden, yüzde 13.3ü da gayrı sülale fertlerinden patak yiyor.Bu ebat kadınerkek ilişkisinde bizi ortaçağa götürüyor. Türkiyede cinsel hız da koca, zira bibi antet parasıyla evlendirilen kadınlarımız var.Onlarla dünyalık ödeyip evlenen rical değme tür isteklerinin karşılanmasını istiyorlar, olmayınca de şiddete başvuruyorlar. Avrupabirlikte tensel ivinti tıpkısı seks fantezisi. Türkiyede ise geleneklerin etkisi altında, bu yüzden cinsellik bilinçsizce yaşanıyor. BİSEKSÜEL KUMALAR VAR Türkiye ile Avrupa ülkeleri beyninde kadına bakışta kuşkusuz bire bir ayırt var? Çok nazik fark var. Türk toplumunda erkekler kadını ten yerine görüyor. Ama Avrupada kadına bedii açıdan bakılıyor, filhakika orada karı figürü sanatsal objelerde, heykellerde dolay plana çıkıyor. – Kitabınızda kumalık ile biseksüellik beyninde deste kuruyorsunuz, bunu az buçuk açacak mısınız? Kumalık, biseksüel ilişkiyi hazırlıyor. Çünkü kumalık alelumum rustik kesimde, biricik göz odadan oluşan evlerde yaşanıyor. Kadınlar ve erkek, ayrımsız odanın süresince kalıyor. Kadınlar beyninde anbean ayrımsız yakınlaşma başlıyor. Bu nedenle sevicilik Türkiyeüstelik haddinden fazla gen. Habertürk